Yakalı Toyun Hatırlattıkları
https://www.birdpx.com/blog/each/7
Dünyada gündem çok yoğun. Yapacak, yazacak çok şey var. Aldığım notlar üst üstte birikti ama modern yaşam çoğu zaman son derece enerji tüketici ve başka hiçbir şey yapmaya fırsat tanımayan şeylerle dolu maalesef. Ama zaman zaman öyle şeyler de oluyor ki sonra bakarım diye bir kenara aldığın bir notu artık daha fazla öteleyemiyorsun. Hadi öyleyse bugün de her şeyi bırakıp şunları okuyup bir şeyler yazayım diyorsun. İşte geçen haftalarda sırtında bir vericiyle tükenmiş bir şekilde Karadeniz kıyılarına kadar uçmayı başaran ancak sonrasında göçü Yozgat’ta sona eren yakalı toyun hikayesi de benim için böyle olaylardan biriydi.
Türkçesiyle yakalı toy, İngilizcesiyle Houbara bustard ancak kuş fotoğrafı çekmeye başladıktan sonra haberim olan türlerden biridir. İngilizcede Houbara bustard sözcüğü aslında 2 tür için kullanılıyor. Bunlardan ilki Kuzey Afrika ve Kanarya Adalarında yaşayan Chlamydotis undulata. Bu türün yaşam alanı ülkemiz sınırlarını içermiyor. Bu nedenle Türkçe’de bu kuşa ayrıca verilmiş herhangi bir ad yok yada ben rastlamadım. Diğeri ise Chlamydotis macqueenii. Bu bizim yakalı toy dediğimiz ve yaşam alanı ülkemiz sınırlarını da içeren tür ve İngilizcede bu kuşa Asian houbara bustard adı da veriliyor. Temelde birbirine çok benzeyen bu 2 tür neredeyse sadece yaşam alanları itibariyle ayrılıyorlar. Chlamydotis undulata Sina yarımadasının batısındaki alanlarda, Chlamydotis macqueenii ise bu yarımadanın doğusundaki ülkelerde bulunuyor. Bundan yaklaşık 6 yıl önce Trakus adlı kuş fotoğrafı sitesine üye olduğumda siteye katkı yapabilmek için tür sayfası sorumlusu olmayan kuş türlerinden talep etmiştim. Bana gönderilen türlerden biri de daha önce adını duymadığım incegagalı kervançulluğu (Numenius tenuirostris)’ydu. Sayfa boştan da öte bomboştu. Sonra biraz araştırdığımda bu türün neslinin pratikte tükendiğini, 2001 yılından bu yana herhangi bir kaydının olmadığını gördüm. Bu tür için internetteki kayıtlardan yararlanarak bir karakalem çizim yaptım. Hiç şüphesiz son derece amatör bir çizimdi ama artık sayfa görsel anlamda bomboş değildi. Bazen tek bir görsel sayfalarca yazıdan çok daha fazla şey anlatır. Tabii samimiyetle beğenenler de oldu, kerameti kendinden menkul olup münasebetsizlik edenler de. Maalesef her popülasyonda bu tür enerji tüketici karakterler oluyor. Önemsememek gerekli diye düşünüyorum. Ben de öyle yaptım ve hazır enerjimin tamamı sömürülmemişken tür sayfası bomboş olan yakalı toy için de bir illüstrasyon hazırladım. Yakalı toy ile 2016 yılındaki tanışmam böyle oldu.
Söz konusu çizimi hazırlamak için araştırma yaparken pek çok yazılı metne de göz attım. Okuduğum kaynaklardan görebildiğim kadarıyla yakalı toy nüfusu son 30 yıl içinde dramatik bir şekilde azalmış ve tür “International Union for Conservation of Nature” (IUCN)” tarafından “kırmızı listeye” alınmıştı. Ayrıca “International Trade in Endangered Species (CITES)”, ve “Convention of Migratory Species of Wild Animals (CMS)” yakalı toyu “tehlike altındaki tür” olarak tanımlıyordu. Öyle görünüyordu ki bu türün başı ciddi şekilde dertteydi ve bunun nedeni Arap ülkelerinde süregelen tutsak doğanları kullanarak kuş avlama alışkanlığıydı. Yakalı toy bu avcılık yönteminin en önemli hedefiydi. Araplar yakalı toyu 2 nedenle avlamak istiyorlardı: (1) Bu faaliyeti bir spor olarak görüyorlardı, (2) Etinin afrodizyak etkisi olduğuna yönelik bir inanışları vardı. Arap doğancılık geleneğinde yakalı toy en önemli hedef tür olarak yer etmişti. UNESCO 2010 yılında bu geleneği “İnsanlığın Soyut Kültürel Mirası” listesine almıştı. UNESCO web sitesinde doğancılık halen bir “yiyecek sağlama yöntemi” ve “aynı zamanda bir “spor türü” olarak görünüyor.
Yakalı toy doğası gereği Hazar denizinin doğu kıyılarından Çin’in doğusuna kadar hemen tüm orta Asya’da ürüyor. Kış aylarında ise Afganistan ve Pakistan üzerinden geçerek İran ve Arap yarım adasına ulaşıyor. Ancak sorun şu ki zengin Araplar kendi coğrafyalarındaki yakalı toyların neredeyse tamamını tüketmiş durumdalar. Bu nedenle avcılık için artık daha kuzeye yani kuşların en önemli göç yolu olan Pakistan topraklarına gidiyorlar. Bu da normalde Pakistan ve İran da konaklayarak kışı geçirdiği için Arap yarımadasındaki avcılık faaliyetinden kurtulan ve orta Asya’daki üreme bölgelerine dönebilen bireylerin de yok edilmesine neden oluyor. Pakistan cidden çok fakir bir ülke. Geçmiş yıllarda iş gereği bu ülkeye 2 kez gitmek fırsatım oldu. Toplamda 1 ay kadar zaman geçirdiğim bu ülkenin hemen tüm bölgelerini ziyaret ettim diyebilirim. Topraklarının çok büyük bir bölümü tarım için elverişsiz, çorak ve verimsiz alanlardan oluşuyor. Zaten oraya gidiş nedenim de bununla ilgiliydi. Bu verimsiz arazilerde yaptıkları tarımsal faaliyetlerle 200 milyonun üzerindeki bir nüfusu beslemeye çalışıyorlar. Temiz suya erişim çok sınırlı. Ülkede her 4 kişiden en az 3’ü hepatit, tifo, kolera gibi bulaşıcı hastalıklarla mutlaka tanışmış durumda. Gelir bu kadar az sorun bu kadar çok olunca dışarıdan gelecek her kuruşa çok ihtiyaçları var.
1974 yılında Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Bhutto ülkesinin içinde bulunduğu yoksulluğu aşabilmek için petrol zengini körfez ülkeleriyle sıkı bağlar kurmaya odaklanan bir dış politika yürütme kararı alıyor. Daha sonra diplomaside “Bird diplomacy” yada “Soft diplomacy” olarak da adlandırılan bu politika çerçevesinde Bhutto özellikle zengin Arap ülkelerindeki kraliyet ailelerini doğanlarıyla yakalı toy avlamaları için ülkesine davet etmeye başlıyor. Günümüze dek süregelen ve bir çeşit av turizmi olarak da adlandırılabilecek olan bu faaliyetler kapsamında Pakistan’a gelen avcı gruplarına ortalama 10 günlük bir av süresinde 100 yakalı toy avlayabilmeleri için izinler veriliyor. Araplar her türlü avcılık ekipmanlarıyla gelerek etinin güçlü bir afrodizyak içerdiğine inandıkları bu kuşu sınırsızca avlamaya başlıyorlar. Sonuç olarak o günden bu yana yani yaklaşık 46 yıldır Pakistan devleti hem Arap ülkeleriyle olan ilişkilerini sıcak tutmak hem de av turizminden gelir elde edebilmek için yakalı toy avına izin vermeyi sürdürüyor. Örneğin konuyla ilgili olarak 2019 yılında Pakistan’da yayınlanan bir raporda bir Arap kraliyet ailesinin Pakistan’da 10 gün boyunca yakalı toy avlamak için merkezi hükümete ortalama 100 bin dolar ödeme yaptığı belirtiliyor. Bu 10 günde 100 yakalı toy avlama izinleri var. Bu 10 günü aşan ilk 10 gün için ek bir 100 bin dolar daha ödeniyor. Kağıt üzerinde bu paranın %50’si söz konusu avcılığın yapıldığı bölgenin sosyo-ekonomik yapısının geliştirilmesi için, %35’i yakalı toy habitatının korunması için, %15’i ise güvenliğe harcanıyor. Av için Pakistan’a getirilip geri götürülen her doğan için 1000 dolar alınıyor. Ayrıca 100 yakalı toy limiti aşıldığında öldürülen her ekstra yakalı toy için yine 1000 dolar tahsil ediliyor.
Yukarıdaki satırlarda da belirttiğim gibi yakalı toy günümüzde IUCN tarafından “yokolma sınırında olan bir tür” olarak tanımlanıp kırmızı listeye alınmış durumda (IUCN-Vulnerable A4acdRed List). Peki o zaman Pakistan neden hala bu türün kontrolsüzce avlanmasına izin veriyor? Bunun pek çok nedeni var. Bunlardan bir kısmı sosyo-ekonomik nedenler. Bunlar arasında. (1) Ülkenin zayıf ekonomik durumu, (2) Körfez ülkelerinin Pakistan’lı gurbetçilerin yoğun olarak çalıştığı bir bölge olması, (3) Pakistan’daki yerel sağlık, eğitim ve altyapı harcamaları için Arap ülkelerinin desteğine muhtaç olunması. Bir de politik nedenler var. Bunlar arasında: (1) Ülkedeki yolsuzluklar, (2) Yakalı toy avcılığının diplomaside bir iletişim metodu olarak kullanılması, (3) Stabil olmayan politik sistem, (4) Zayıf hükümetler ve hesap verme zorunluğu olmaması. Diğer bir grup neden ise Arap ülkelerindeki kültürel değerlerle ilgili. Bunlar arasında: (1) Doğanlarla yapılan yakalı toy avının Arap kültüründeki önemli yeri, (2) Yakalı toy etinin afrodizyak etkisi olduğuna yönelik Arap ülkelerindeki yaygın inanış, (3) Feodal toplum yapısı ve gösteriş yapmayı öne çıkaran güç kültürü. Dolayısıyla bu sorunun olası çözümü sosyo-kültürel, ekonomik, politik pek çok unsuru barındıran çok zorlu bir süreç.
Zengin Araplar tarafından Pakistan’da yapılan doğancılık faaliyeti aslında sadece yakalı toy nüfusunu değil bu türün habitatını da topyekün yok olmaya iten bir faaliyet durumunda. Bu avda kullanılan sayısız arazi aracı doğadaki bitki örtüsünün ve her türlü diğer canlının ezilerek yok olmasına neden oluyor. Kamp alanlarında büyük çöp dağları oluşuyor ve bunlar toplanmıyor. Yöredeki ağaçlar ateş yakmak için kontrolsüzce kesiliyor. Bir diğer önemli sorun da Pakistan hükümetince izin verilen av kotalarına uyulmaması. Pakistan hükümeti ve yerel güçler genellikle Arap kraliyet ailelerine mensup bu avcıları denetleyebilecek güç, imkan ve iradeden yoksunlar. Kural olarak limit; 10 günlük bir av süresi için avlanabilecek 100 adet yakalı toydur. Bunun için genellikle 100 bin dolar alınır ve avlanan her ekstra kuş için 1000 dolar ceza kesilir. Ancak tabii ki milyarlarca doları olan bir Kraliyet ailesi mensubuysanız bu sizi durdurmaya yetmeyecektir. Örneğin 2014 yılında 10 gün içinde 100 yakalı toy avlamak için Pakistan’a gelen bir Suudi Prensin 3 hafta kalarak 2100 yakalı toy öldürdüğü rapor edilmiştir. Yani fazladan 2000 adet yakalı toy kuşu. Pakistan’daki yaygın olaylardan biri de avcılar tarafından özel arazilere izinsiz girilerek yakalı toy avlanabilmesidir. Örneğin eğer bir çift yakalı toy kuşu yöredeki bir köylünün tarlasında yuva yaptıysa ve avcılara yardım eden yerel güçler bunu belirlediyse çiftçinin kendi arazisine girişi yakalı toylar avcılar tarafından vurulana kadar yasaklanmaktadır. Bu süreçte çoğu çiftçinin ekinleri heba olmaktadır. Tabii Pakistan devleti tarafından bu ve benzeri suistimallere göz yumulması nedensiz değildir. Kraliyete mensup avcılar genellikle çok kalabalık bir aile, dost, akraba grubu olarak özel uçaklarıyla Pakistan’a gelmekte, konakladıkları bölgede aylarca kalmakta, kaldıkları süre zarfında en az 25-30 bin köylüyü günlük yevmiye ile çalıştırmakta, buna ek olarak yine 30 bin civarında kişiyi bungalovların ve havalimanındaki uçakların vs. bakımı için geçici olarak işe almaktadır. Bu işçiler ayrıca bu avcıların bölgede finanse ettiği hastane, okul, camilerle ilgilenmekte, dini seminerler vermektedir.
Peki yakalı toy kuşu için hiçbir umut ışığı yok mudur? Her şeyden önce kuşun durumuyla ilgili olarak Pakistan’daki farkındalık giderek artmaktadır. 1980’lerde konuyla ilgili olarak ulusal basında yılda ancak 1-2 makale yayınlanırken bu rakam özellikle son 5 yılda oldukça artmış ve toplam 700 civarına ulaşmıştır. Bunun yanında Arap sermayesinin destekleriyle türün sayısını arttırmaya yönelik olarak bazı üretme çalışmaları da yapılmaktadır. Örneğin “Houbara Foundation International Pakistan (HFIP)” ve Abu Dhabi orijinli “International Fund for Houbara Conservation (IFHC)” bu yönde çalışmalar yürütmektedir. Kayıtlara göre bu kuruluşlar 2015 yılı mart ayında 600 adet, 2016 şubat ayında 200 adet, 2017 mart ayında 500 adet yakalı toyu üreterek Pakistan’da doğaya bırakmıştır. Ancak sadece Prens Fahd Bin Sultan’ın 2014’de 3 haftada 2100 yakalı toy kuşunu öldürdüğü düşünülecek olursa bu çabaların çok yetersiz olduğu açıktır.
Yakalı toyun hikayesi günümüz dünyasında yeterli bilgi, görgü ve kültürel birikimi olmadan paraya hükmetme şansı yakalayanların nelere sebep olabildiğinin çok acı bir örneğidir aslında. Birleşmiş Milletler tarafından 2019 yılında yayınlanan “Policy Platform on Biodiversity and Ecosystem Services” başlıklı bir raporda yeryüzündeki bitki ve hayvanların şu andaki yokoluş hızının son 10 milyon yıldaki yokoluş ortalamasının en az 10 ile 100 katı fazla olduğu belirtiliyor. Umarım insanlık olarak bu zor zamanları aşabiliriz. Hep beraber daha güzel günler görebilmek dileğiyle.
Not. Yazıya ek olarak yayınlanan görsel 2016 yılında yaptığım illüstrasyona aittir. Yazının içeriği için kaynak olarak internet ortamındaki bilgi ve verilerden yararlanılmıştır.
Prof. Dr. Mehmet Ali DEMİRAL
Son Bloglar
- Göç 1491
- Bu Soluk Mavi Noktada Çirkin Bir Kuş İçin de Yer Var mı? 1867
- Türkiye Ornitoloji Cemiyeti 1702
- Nadirat Peşindeyiz! 816
- Ne Varsa Kısmetinde O Çıkar Kaşığında 1085
- Bir Kadife Hikaye 1198
- Sürmelinin İzinde 1043
- Rüzgar gibi geçti 1146
- Yakalı Toyun Hatırlattıkları 1205
- Yaz Tatillerimin Tatlı Mırıltısı 1606
- Çiğdeci ve İstilacı Tür Kavramı 2360
- Kraliçe Elenora’nın Doğanı 1257
- Kuş Fotoğrafçılığının Etik Kuralları 1532
- Bulgaristan’da çok kısa bir kuş gözlem gezisi 811
- Tavşancıl (Aquila fasciata)’da eşeysel farklılık 817