Tadı ve türleri ile hafızalarda iz bırakan bir gözlem ve fotoğraf gezisini
geride bıraktık.
05/03/2021 Bahaddin Hınçal, Onur Çiçek, Bahattin İzciden oluşan gurup ile
sabah saat 5’te Ankara’dan Merzifon’a yola çıktık. Çorumu geçince kötü bir
sürpriz ile karşılaştık, bir tır devrilmişti ve yol kapanmıştı. Uzun bir bekleyişin
ardından yol açılınca hedef türümüz olan küçük sakarcayı aramak için Merzifon
ilçesi sınırları içerisinde yer alan Yedikır baraj gölüne biraz geçte olsa ulaştık.
Burada değerli arkadaşımız Engin Bıyıkoğlu ile buluştuk ve küçük sakarcayı
aramaya başladık. Sabahtan başladığımız arama işleminde öğleye kadar bir
sonuç alamadık. Kısa bir yemek arasından sonra öğleden sonrada aramalarımız
akşama kadar devam etti, fakat çabalarımız yine sonuç vermedi. Bu alandan en
karlı ben çıktım; büyük karabaş martı, tepeli patka, pasbaş patka, kaşıkgaga,
ekin kargası, sakarca kertiklerim arasına girdi.
Ekip olarak küçük sakarcayı bulamamanın üzüntüsü ile Samsuna devam ettik.
Özellikle diğer hedef türleri çekmiş olan Onur için bu önemli bir kertikti ve
bunu çekmeyi çok istiyordu. Kendimiz için istiyorsak namert idik. Tecrübeli
rehberimiz Onur’un ayırttırmış olduğu Çarşamba ilçesindeki Dörtyol oteline
yerleştik. Sabah yeni kertiklerin heyecanı ile Yeşilırmak ağzındaki bizi bekleyen
tekneye hareket ettik. Bize orada yine birdpx üyelerinden Erkan Hınçal, Şeref
Başyiğit, Hasan Kartal ve Yakup Ellekoğlu da katıldı. Buradaki hedef türlerimiz
kısa bir süre önce çekilen kadife ördek, kara ördek, kara ayaklı martı idi.
Kaptanımız Musa Arslan ‘siz dokuzuncu ekipsiniz’ diyerek bize tecrübesini
söylemeye çalıştı, fakat tabii ki biz lafı değil icraatı görmeliydik. Gerçekten de
Musa kaptan yaptığı manevralar ile bize güzel çekim ışığı ayarlamayı bildi.
Hedef türlerden ilk kadraja giren kaya ayaklı martı oldu. Sonra kaptanımız bizi
eliyle koymuş gibi kadifelerin olduğu bölgeye götürdü. Rehberimiz Onur’un işte
ordalar demesi ile herkes ördekleri yaylım ateşi gibi fotoğraflarını çekmeye
başladı. Herkes en güzel kareyi yakalama çabası içinde çektikleri kareleri
birbirine göstermeye başladı. Burada en güzel kareyi Erkan kardeşimizin
çektiğini görünce içimizdeki kıskançlık krizini saklayarak kendisini tebrik ettik.
 Sonrasında Erkanı denize itip kaza süsü vermek için fırsat kolladık ama o
fırsat maalesef elimize geçmedi. Özellikle babası Bahaddin Hınçal’dan da
gazabından da çekinmedik değil. Aynı makine ve lensle kadife ördeği Şeref’in
de net ve güzel çektiğini öğrenince Erkan’a olan nefretimiz bir nebze azaldı.

Sonra sıradaki hedef türü kara ördeği çektik. Korsan martı da görürüz diye
bekledik ama beklentimiz gerçekleşmedi.
Bu başarıyı kadife ördek ve diğer türlerin şerefine toplu selfi ile
ölümsüzleştirdik. Selfide uygun pozu tutturamayan Bahattin İzci fotoğraf
çekiminde de tekne sallanması nedeniyle omzundan inmediğim için zor anlar
yaşadı.
Sonra tekrar karaya döndük, Musa kaptana teşekkür ederek, oradan yeni bir
maceraya doğru yol aldık. Bu sefer ki hedef tür Altın gözdü. Başarılı rehberimiz
Onur’un altıngözzzzzz diye bağırması ile altın gözü bulduğumuzu anladık. Altın
gözü bulmanın heyecanı ile bir çok pozunu çektik. Üstelik bulduğumuz dişiye
göre daha nadirat olan erkek bireydi. Üzerine bir de tarakdiş tatlı niyetine oldu.
Bir hedefi daha vurmanın mutluluğu ile yönümüzü puflaya çevirdik.
Puflayı çekeceğimiz alana geldiğimiz vakit hava değişti, o güzel hava yerini
soğuk ve rüzgarlı havaya bıraktı. Ve puflayı beklemeye başladık. Ve o bekleyiş
yine başarılı rehberimiz Onur’un puflaaaaa sözleriyle sona erdi. Kızılırmağın
denizle buluştuğu noktada bizde puflayla buluştuk. Küçük sakarca’da ki
mutsuzluğumuz yerini 5 bomba nadirat ile tarifi imkansız bir mutluluğa dönüştü.
Özellikle, kuş fotoğrafçılığına yeni başlayan Hasan Kartal ve Yakup Ellekoğlu
arkadaşlarımızın ayıptır söylemesi ilk türleri kadife ördek, kara ördek, kara
ayaklı martı, Altıngöz, pufa, yelkovan vs. türler oldu, bu türler ki bu işe yıllarını
vermiş tecrübeli fotoğrafçıların bir çoğunda olmayan türlerdi.
Bu keyifle dönüş yoluna geçtik. Fakat küçük sakarcadan ümidimizi
kaybetmemiştik. Tekrar Merzifon ilçesine dönerken bu sefer de gördüğümüz her
lokantada durarak nadir yemek türlerini keşfetmeye çalıştık. Merzifonda yine
birdpx üyelerinden değerli arkadaşlarımız Eyüp Göçer ve Tayyar Aytekin ile
Merzifon öğretmen evinde buluştuk. Geceyi orda geçirdikten sonra sabah yine
ya bismillah deyip küçük sakarcayı bulmak için yine Yedikır gölünün yolunu
tuttuk. Fakat yine tüm çabalarımız sonuç vermedi. Bunun üzerine Eyüp ve
Tayyar arkadaşlarımız bizden ayrılarak Samsun istikametine yöneldiler, bizde
Ankaraya dönüşe geçtik.
Bu faaliyet hem çektiğim türler, hem de arkadaş ortamı ve muhabbeti ile
ben de unutulmayacak anılar bıraktı. Tüm arkadaşlara buradan çok teşekkür
ediyorum.

Hakkı ŞAHİN